Önceki yazımızda insanın üç ihtiyacına değinmiştik : Helal Gıda, İlim Öğrenme ve Mürebbi ( Eğitimci )
Toplumlar, yetiştirdiği insanlarla hayatiyetlerini devam ettirirler. Nitelikli insan tükendiği zaman toplum da biter. Hakim ve mahkum milletler arasındaki yetişmiş insan varlığıdır.
İnsanoğlu öğrenme ihtiyacı ve isteğiyle dünyaya gelir.
Cenab-ı Hak; sanatını göstermek, tefekkür ettirmek ve göndereceği tebligatı hazmedip irfanda mesafe alarak cennete tekrar dönebilmesi için, insanı; öğrenme, bilgi edinme, öğrendiklerini kayda geçirme özellikleriyle donatmıştır.
Doğumla birlikte, İslam fıtratı üzere anne-babalarına teslim edilen çocukların saf ve berrak kalpleri, temiz bir toprak misali işlenmeye hazır ham bir cevherdir. Onların diken veya gül, acı veya tatlı meyve vermesi, üzerlerine atılan tohumların keyfiyetine bağlıdır.
Eğitim, sadece dudaktan kulağa bir nakil değil, kalpten kalbe bir akıştır. ( hoca-öğrenci, baba-evlat, anne-çocuk, vb ).
Eğitimci; bir hal transferi olan eğitimde, noksanlarının ve yanlışlarının da muhatabı tarafından kopyalanacağını dikkate almalıdır.
Eğitimci maddi sahada, ilim ve liyakat sahasında olduğu kadar, hatta daha fazla manevi iklimini ikmal ve ıslah etmelidir.
Eğitim; insanın duruşuyla, susuşuyla, bakışıyla da anlam kazanan manevi dinamikleri olan insani bir sanattır.
İnsanın şahsiyet inşasında en büyük ihtiyacı güzel bir örnektir.
Eğitimde başarının birinci sırrı sevilen bir eğitimci olmaktır. Sevilen eğitimci, muhabbeti kullanmayı bilendir. Nasıl ki ham bir demire şekil vermek için onu; ateşe koyup yumuşatır ve sonra çekiçle döver iseler, gönüller de muhabbet ateşiyle yumuşatılarak kolay alıcı hale getirilebilir.
Eğitimci güler yüzüyle, tatlı diliyle vermeli, doğru sözlü olmalı; eğitmeye ve öğretmeye önce sevdirerek başlamalıdır.
Sonraki aşama dostluktur. Sevenin sevilende kendi özelliklerini görmesidir.
Eğitimci, Hâlık’tan ötürü mahlûkata şefkat ( huzur ve saadet ) ve merhametle bakış tarzına sahip olmalıdır.
Ayrıca ince ruhlu, nazik, kimseyi incitmeyip kimseden incinmeyen, affede affede ilâhi affa lâyık hâle gelmeye çalışan bir gönül eri olmalıdır.
Hata yapıldığında hemen ceza vermek, rencide etmek ve utandırmak yerine; hatanın nedenini anlayarak, doğrusu anlatılmalı ve yolu gösterilmelidir.
Eğitimci; samimi ve dost olmalı, bununla birlikte sınırlara dikkat ederek lâubâliliği önlemelidir.
Bir ağacın meyveleri olgunlaştıkça dallarını yere eğmesi gibi, olgun bir şahsiyetin gereği gibi de mütevâzi olmalıdır.
Eğitimci sabırlı olmalı, “Ne yapayım, kabiliyeti yok!” diye pes etmemelidir.
Eğitimci, talebelerini karakterleri itibari ile iyi tanımalı, kabiliyet ve yeteneklerini göz önünde bulundurarak, terbiye ve öğretim usullerini belirleyerek, yönlendirmelidir.
Kaynak : Peygamber Mesleği: İnsanın Eğitimi, Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Yayıncılık
https://www.yuzaki.com/magaza/osman-nuri-topbas/osman-nuri-topbas-yuzaki-egitim-rehberi-2
https://www.osmannuritopbas.com
https://ilknurunpenceresi.com.tr/ortunmenin-takva-elbisesi-kadin-ve-erkek-icin-mahiyeti-nedir